Su, tüm canlılar için vazgeçilemez temel bir kaynaktır. İnsanlar yaşayış yerlerini ve düzenlerini kısacası hayatlarını suyun varlığına göre belirlemişlerdir. Medeniyetlerin kurulması, gelişmesi ve yaşayabilmesi, insanların su kaynaklarına sağlıklı ve güvenilir bir şekilde erişebilmesi ile mümkündür.
Doğa yeniden su üretemez. Tüm su kaynakları aslında yağmur suyudur. Geri dönüşen su milyonlarca yıl önceki suyun aynısıdır. Dünyaya ulaşan yağmur suları, su ve besin temin ederek doğanın kendini yenilemesini, döngünün devam etmesi ve hayatın devamlılığını sağlar. Dünyadaki toplam su miktarı 1.400 milyon km3’tür. Bu suyun yüzde 97,5’i denizlerde ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşur. Geriye kalan yüzde 2,5’lik pay, tatlı su kaynağı olup, çeşitli amaçlar için kullanılabilir. Ancak tatlı su miktarının yüzde 68,7’si kutuplardaki buzul kütlelerden, yüzde 30,9’u yeraltı sularından ve sadece binde 4’ü yerüstü suları ve atmosferik buharlardan oluşur. Dünyadaki kullanılabilen yerüstü su miktarı ise toplam potansiyelin sadece binde biridir.
Günümüzde iklim değişikliği, önlenemeyen hızlı nüfus artışı, bilinçsiz su tüketimi gibi birçok sebep kullanılabilen suyun azalmasına, içme ve kullanma suyunu toplumun her kesimine ulaştırılmasında engeller oluşturmaktadır. Öncelikle nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.
Günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık % 20'sine karşılık gelen 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan mahrum olup, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir. Buna ek olarak, 2050 yılında su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısı 54'e, bu şartlarda yaşamak zorunda kalan insanların sayısı 3,7 milyara yükselecektir. Bu durum 2050 de 9,4 milyar olması beklenen dünya nüfusunun % 40'ının su sıkıntısı çekeceği anlamına gelecektir.
Bugün dünya nüfusunun %54’ü kentlerde yaşamakta, 2050 yılında kentli nüfusun %66’a yükselmesi bekleniyor. Artan nüfusları ile birlikte büyüyen kentler yakın çevresindeki su varlıklarının ve suyu geliştiren (ormanlık alanlar, meralar vb.) ekosistemlerin üzerinde önemli bir baskı unsurudur. Bu da özellikle kurak dönemlerde kentlerin sağlıklı suya ulaşma imkânını tehlike altına atmakta, çok daha maliyetli, ekosistemlere zarar veren ve havzaların sürdürülebilirliğin tehlike altına atan farklı su havzalarından su transferini gündeme getirmektedir.
Su sıkıntısının önemli nedenlerinden biri yağmurun devamlı yağmaması ve belli bir dönemde yağan yağmurun hasat edilememesi sonucunda özellikle yaz aylarında kuraklık oluşmasıdır. Buna karşı alınacak en önemli önlemler; ağaçlandırma, yerleşme birimlerinde yeşil altyapı kurulması ve yağmur suyu hasadıdır. Suyun kullanım amacıyla toplanması çok eski zamanlara kadar dayanmaktadır. Eskiden beri insanoğlu temel ihtiyaçlarını karşılamak adına farklı türlerde yapılar tasarlayıp inşa etmişlerdir. Yapılan kazı çalışmalarında yağmur suyunun toplanması için inşa edilmiş yapıların milattan önceye dayandığı görülmektedir. Eski zamanlarda ana kaynak olarak kullanılan yağmur suyu günümüzde doğal su kaynaklarından su temini sağlayan sistemlerin açığa çıkmasıyla birlikte bu etkinliğini yitirmiştir.
Su hasadı, en basit haliyle suyun yağışlı dönemlerde yüzey ya da yüzey-altından uygun tekniklerle toplanarak kuru (yağışsız) dönemlerde kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Su hasadı yöntemi ile yağmur suyu doğru kullanıldığında erozyonun önlenmesine, taşkın kontrolüne de yardımcı olmaktadır. Toprak su rezervleri etkin kullanılmakta, dolayısıyla yüzey akışının azaltılması/önlenmesi sebebiyle buharlaşma ile su kaybı önlenmektedir.
Yağmur suyu hasadını bölgesel ve bina içi yağmur suyu yönetimi olarak ele alabiliriz. Yağmur Suyu Hasadı Modeli aşağıdaki şekillerde yapılabilir:
Yağmur yağarken suyun biriktirilmesi; yağış sularının uygun mevsimlerde toplanıp, gereksinim duyulduğu zamanlarda kullanılması yöntemidir. Bu yöntemle yağış süresince çatı ve yüzeylerden akan su havuz ve kuyularda biriktirilir. Toplanılan sular tarımsal ve evsel olarak kullanılır.
Fotoğraflar Hülya Uğuz Yedievli, Sakız Adası
Geleneksel konutlarda su kuyularının yanısıra yağmur suyunu toplama amaçlı sarnıç kullanımı oldukça yaygındır. Sarnıç uygulamaları özellikle yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarının kısıtlı olduğu, buna karşın yeterli yağışın bulunduğu yerler ve merkezi su temini altyapısı bulunmayan yerleşimler için ideal çözüm olarak kullanılmıştır.
Sarnıçların kullanılabileceği yerler arasında kırsal alanlar, kıyı bölgeleri, kurak, yarı kurak alanlar, adalar, dağınık yerleşimler ve şehirler yer almaktadır. Sarnıçlar genellikle yere gömülü olarak ve su sızdırmayacak biçimde yapılırlar. Çatı, teras ve temiz beton avlulardan toplanan sular sarnıca verilmektedirler. Su sıkıntısının çokça görüldüğü ve artan nüfus ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli suyolları ile beslenen şehirlerde geleneksel sarnıçlara ait pek çok örnek bulunmaktadır. İstanbul’daki sarnıçların en bilinen örnekleri 336 sütunlu İmparator Sarnıcı (Yerebatan Sarayı), 224 sütunlu Pileksenus Sarnıcı (Binbirdirek) ve Acımusluk Sarnıcı’dır. Bunun yanısıra eski dönemlerde sınırlı su kaynaklarının nüfusa yetersiz gelmesi nedeniyle özellikle Tarihi Yarımada’da konutların ya da sarayların bodrum katları sarnıç olarak kullanılmıştır.
Fotoğraflar: Hülya Uğuz Yedievli, Bodrum
1. Fotoğraf: Köy halkının kullanım ve içme suyu olarak kullanımı için yapılan sarnıcın ön tarafı
2. Fotoğraf : Sarnıcın içi
3. Fotoğraf : Tarımsal kullanım için yapılan su havuzu ve hayvanlar için su içme alanı
Değişik yağmur hasadı uygulamalarını birbirinden ayıran tek fark suyu nasıl yakaladığınız ve depoladığınızla ilintilidir. Su tutma peyzajları, çatılar, kaldırımlar ve tüm bir şehir ve kırsal alanlar su tedarik alanı olarak görülmektedir. Dolayısı ile hem mevcut geniş park alanları, refüjler, cep parkları, çatı bahçeleri, çocuk oyun alanları gibi tüm açık alanlarda uygulanarak hem de yeni alanlar yaratılarak bozulan su döngüsü verimli bir şekilde yönetilebilir.
Ev, iş yerleri, okul binalarının çatılarına tipik yağmur suyu toplama sistemi kurularak (yağmur oluklarıyla suyun toplanıp su tankında biriktirilmesi ardından ilgili kullanım alanlarına pompa vasıtasıyla iletilmesi) hasat edilen su bahçe/tarla sulama, bina temizliği, araç yıkamada, yangın söndürülmesinde, ev temizliğinde, çamaşır yıkamada, havuz veya gölet doldurmada, tuvalet sifonlarında kullanılabilir. Ayrıca, fabrikalarda (proseslerinde su kullanan; soğutma kulesi besleme suyu gibi), halı yıkama tesislerinde, çamaşırhanelerde, otellerde, yangın söndürme tesisi su depolarında, araç yıkama istasyonlarında da aynı yöntem uygulanabilinmektedir. Böylece içilebilir suyu sadece içmek için değerlendirme şansımız olur.
Dünyadaki Yağmur Hasadı Projelerinden Örnekler
BedZED (Beddington Zero Energy Development), Sıfır Enerji Gayrimenkul Projesi, Londra, İngiltere
BedZED, 82 adet konut, 2.500 m2 yaşam ve çalışma alanından oluşmaktadır. 2002 yılında yaşamaya başlanılan projede ayrıca anaokulu, sağlık merkezi, kreş, cafe, spor ve eğlence merkezi bulunmaktadır. Projede binalar güneş ışığından en fazla faydalanılacak şekilde konumlandırılmış; yeşil alanlar ile bütünleşik çevre düzenlemesi yapılmıştır. Binaların tasarımı elektrik, su ve ısıtma gibi ihtiyaçları büyük miktarda düşürecek şekilde yapılmıştır. BedZED’in yapımının her aşamasında çevreye etki dikkate alınmıştır.
Su tasarrufu ve atık su geri kazanımı için yapılanlar ise şunlardır:
• Çatılardan toplanan yağmur suyu (gri su) ve topraktaki bitki örtüsünden yararlanarak arıtılan WC atık suyu (siyah su) yeraltı tanklarında depolanarak
tuvalet sifonlarında ve sulama için kullanılmaktadır.
• Siyah su "Yaşam makinası" olarak adlandırılan biyolojik esaslı arıtma sisteminde işlenmektedir.
• Su israfını engelleyen mekanizmalar ve A sınıfı su tasarruflu musluklar, çift aşamalı başlıklar kullanılmaktadır.
• Su basınçlandırma mekanizmaları yerine şebeke basıncı ile çalışacak duşlar kullanılmaktadır.
Bu çalışmalara göre BedZED evleri, su kullanımında tasarruf sağlama açısından tipik bir İngiliz evi ile karşılaştırılmıştır. Karşılaştırmada bu binaların su tüketimi açısından tipik bir İngiliz evinden yüzde 50 tasarruflu olduğu görülmüştür. Bu başarı yağmur suyu ve kullanılmış suyun geri kazanımı sistemi ve su tasarruflu cihazların kullanılması ile elde edilmiştir.
Su tutma peyzajları; yağmur suyunun yer yüzeyinden akıp gitmemesi, düştüğü yerde alt tabakalara sızdırılması, toprağın suyu bir sünger gibi emebilmesi temeline dayanır.
Suyu toprakta depolamak temel yaklaşımdır. Bu nedenle su tutma peyzajlarında, su tutma yapıları genellikle doğal malzemelerle oluşturulur ve geçirimsiz yüzeylere mümkün olduğunca yer verilmez. Çatı, beton, asfalt gibi geçirimsiz yüzeylere yağan yağmur ise park ve bahçelerde sulama suyu kaynağı olarak değerlendirilebilir.
Yağmur suları bina ölçeğinde yapılabildiği gibi şehirlerde alt yapı olarak ele alınmasında büyük fayda bulunmaktadır. Su hendekleri Yağmur hendekleri yağmur suyundan daha fazla yararlanmayı amaçlayan yöntemlerden biridir. Bu hendekler daha fazla yağışın yeraltına sızarak yeraltı su seviyesinin artmasına, üzerindeki bitki örtüsü ile yağmur suyunun arıtılmasına, bioçeşitliliğin artmasına, sulama suyuna duyulan ihtiyacın azaltılmasına, yüzeysel akış hızının yavaşlatmasıyla erozyonun önlemesine yardımcı olmaktadır. Yol kaplamasındaki yağmur suyunun toplanarak yollarda sürüş güvenliğinin arttırılması ve taşkın debisini azaltarak taşkın olaylarının daha az ve düşük şiddetli yaşanmasına da büyük katkı sağlamaktadır.
Kronsberg Bölgesi Yerleşkesi, Hannover, Almanya
1990’ların başında Hannover’da 20.000 yeni konuta ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiş ve yeni yerleşim bölgesi olarak halen tarımsal üretime devam eden Kronsberg seçilmiştir. Kronsberg’in planlaması yapılırken bölgenin 1997’den bu yana Avrupa’nın sosyal ve sürdürülebilirlik kriterleri en yüksek ve en büyük yerleşme bölgelerinden biri olması hedeflenmiştir. Bölgenin büyük bir kısmının tarım alanlarından oluşması nedeni ile ekolojik yerleşme birim olmasına özellikle önem verilmiş ve ana kural olarak koyulmuştur. Bu nedenle bölge öncelikle satranç tahtası gibi düşünülmüş ve her bir binanın ortasında bahçe olacak şekilde bölümlere ayrılmıştır.
Çalışmalara sürdürülebilir bir yerleşme olmasına karar verilen alan için diğer çalışmalara başlamadan önce ana bulvarlara 1100 tane ağaç ve projenin sınırı aşmaması için 660 tane ağaç da sınırları belirlemek adına dikilmiştir.
Oldukça yoğun yağış alan bölgede ağaçlandırma ve yeşil alandan sonra bir diğer değerlendirilecek konu yağmurdur. Bölgede çatıdan toplanan, sokağa düşen yağmurun en kısa zamanda zemine ulaşması planlanmıştır. Gayrimenkul projesi yapacak firmalardan bölgenin sürdürülebilirlik kriterlerine bağlı olarak şunlar talep edilmiştir.
• Binalarda da suyun tasarruflu kullanılması, yağmur suyunun ve atık sularının değerlendirilmesi için organik bir sistem tasarlanması.
• Bulvar ve parklarda yeşil alan olmasına rağmen bölgede yapılacak gayrimenkul projelerin içinde de mutlaka yeşil alanların olması şartı getirilmiştir.
• Kapalı otoparkları sadece binaların altına yapılması, park alanlarının altına yapılmaması.
• Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının biriktirilip kullanılması.
Bölgede elde edilen kazanımlar;
• Bölgenin yapılanmasına özellikle ağaçlandırma ile başlanılmıştır. Her bir blok arasında bulvar yapılarak karşılıklı ağaçlar dikilmiş ve aynı zamanda
binaların içinde de yeşil alanlar yapılmıştır. Dolayısı ile yeşil alanı bol, temiz hava, şehre hızlı ulaşım ve sosyal olanakların iyi olması nedeni ile
yaşayanlar bu bölgede olmaktan çok memnun olduklarını ifade etmektedirler.
• Bölge kurulurken şehir planlayıcıları, mimarlar, zanaatkârlar ve Kronsberg’de ikamet edenlere enerji tasarrufu, su, atıklar, toprak, peyzaj,
bahçe düzenleme ve tarım konusunda eğitimler verilmiş ve danışmanlık yapılarak verimlilik sağlanmıştır.
• Bölgede yağmur sularını toplamak için yol kenarlarına derinliği 70 cm, genişliği 2 metre hendekler yapılmıştır. Böylece yoğun yağışlarda
problem oluşmamıştır. Yağmurun fazla olması durumunda drenajla ilgilenen özel görevliler bulunmaktadır.
• Birçok geliştirici hem yağmur sularını toplamak hem de güzel bir görüntü oluşturmak için küçük göletler ve şık hendekler oluşturmuştur.
Bu hendeklerin bakımının düşük maliyetlere yapılması artı bir noktadır.
• Kronsberg Güneş Evleri, gayrimenkul projesinde yeşil çatılar yapılmıştır.
• Yağmur sularının toplanabileceği küçük göletler yapılarak çevreye ayrıca estetik bahçeler yapılmıştır.
Sağdaki Fotoğraf Hülya Uğuz Yedievli, Kronsberg, Hannover, Almanya
Bütün bunlar göz önüne alındığında Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, 2050 yılına kadar küresel nüfusun 6,9 milyardan 9 milyara çıkması beklenmekte ve bu artışın yüzde 98’inin gelişmekte olan ülkelerde olacağı öngörülmektedir. Aynı zamanda dünyada ve ülkemizde nüfusun artışıyla birlikte kentleşme oranı artmaktadır. Hızlı nüfus artışı, tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve endüstriyel gelişmeler küresel, bölgesel ve yerel ölçekte önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlara bağlı olarak enerji küresel ısınma, temiz su kaynaklarının azalması, çevre kirliği vb. sorunlar, insanların alıştıkları yaşam standartları ve konfor seviyesini tehdit etmektedir. Bu nedenle ülkemizde yeni imara açılacak arazilerde bina ve yerleşme birimleri ve kentsel dönüşüm alanlarındaki bina ve yerleşme birimlerinde sürdürülebilir yerleşkeler kriterlerine göre imar izni verilmesi çevre korunumu, su tasarrufu konusunda çok büyük fayda sağlayacaktır. Dünyada bu kriterlerin belirlenmesi ve belirlenen kriterlerin uygunluğunun anlaşılması için örnek sürdürülebilir yerleşme birimleri ve örnek uygulamalar inşa edilmekte ve yeni yerel yönetimler, fonlar tarafından desteklenmektedir. Elde edilen faydalar gözlem sonuçları ile çözüm modeli olarak ortaya konulmaktadır. Ülkemizin küresel ısınma nedeni ile giderek oluşan su kısıtlılığına bu yaklaşım ülkemiz için de iyi bir çözüm olabilir.
Hülya Uğuz Yedievli
Ekonomist, Sürdürülebilir Gayrimenkul Geliştirme Uzmanı
Kaynaklar
1. Silkin, H., 2014. İklim değişikliğine uyum özelinde bazı uygulamaların Türkiye açısından değerlendirilmesi, Orman va Su işleri Bakanlığı Su yönetimi Genel Müdürlüğü.
2. https://sutema.org/gelecegin-suyu/evsel-su-tuketimi.18.aspx
3. Yağmur Suyu Hasadı ve Gri Su Uygulamaları (termodinamik.info)
4. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/390178
5. https://www.tiski.gov.tr/icerik/detay.aspx?Id=42
6. Hülya Uğuz Yedievli, Gayrimenkul Geliştirme ve Sürdürülebilirlik, "Gayrimenkul Geliştirme ve Sürdürülebilirlik, Enerji Etkin Binalar ve
Sürdürülebilir Yerleşme Birimleri” Kitabı
7. Su KaynaklariYonetimi_ve_GuvenligiOzelIhtisasKomisyonuRaporu.pdf (sbb.gov.tr)
8. yagmur_hasadi_kitabi.pdf (pad.org.tr)
9. Gleick P. H. (ed.), Water in Crisis: A Guide to the World’s Freshwater Resources, 1993. Oxford University Press, New York.
10. Ferguson,B.(1998).Introduction to stormwater.John Wiley&Sons,New York
11. Microsoft Word - SEM_19_S6_Ömer Kantaroğlu.doc (mmo.org.tr)
Bunlardan birkaçı; Lviv’in en ünlü meydanı olan Pazar Meydanı eski şehrin tam merkezinde yer alır. Bugün kafeler, restoranlar, şarap marketleri ve sanat galerileri ile çevrili meydan Lviv’e gittiğinizde ilk olarak uğramanız gereken yerler arasında bulunuyor.